Balım

Daisypath - Personal pictureDaisypath Happy Birthday tickers

Daisypath - Personal pictureDaisypath Anniversary tickers

30 Aralık 2009 Çarşamba

2010'a 2 gün kala İremden haberler :)


Her gün yeni bir süprizine tanık olmak oldukça heycanlandırıyor bizi :)
İrem kızımızın Anne,Anni,He kelimeleri şu aralar muhteşem üçlüsü:)
Anlayamadığımız kelimelerini saymazsak :D

İremcim 7.ayının içinde.Zaman nasıl da geçti anlamadan..4.5 aylıkkenden ilk sol dönüşünü gerçekleştirmişti,6 aylıkkende yine solla başlayıp yüz üstü dönmeyi başardı.Muhteşem dönüşünü anlatmadan geçemiycem annem..İrem'e ne zamandır salonda bi yer yapmıştık onu özgür bırakıp kendi kendine dönsün oynasın diye.Yine bir akşam oraya bırakmıştık kendince oynuyordu yarım yarım dönerek..Babamızla onu izliyorduk dikkatle..
Her zamnki gibi sola dönüş yaptı ama bu sefer farklıydı sanki,
yıkıldı geri..Sonra tekrar biraz daha güçlü vücudunu sola döndürdü Yine yıkıldı..Sinirlendi kendince :)Mızmızlanarak tekrar 3. sol dönüşünü yaptı ve İrem artık sırtüstü konumdan yüzüstü dönmüştü ve bize baktı BAŞARDIM der gibi evde bir alkış koptu:))))) Ve artık boş bırakmaya gelmiyor pat pat dönüyorr :))
Yüzüstü konumdan sırtüstü konuma da 1 kere kendiliğinden döndü.. bir kaç gün önceydi sanırım ..Arkası en kısa zamanda gelir ama :)
Yoruldumuu Anniii çığlığını basıyorr :)
Emekleme durumumuzda 2010 girmeden geri geri gidiyor
Henüz ileri gidemiyoruz :)
popoyu kaldırıyoo eller ve dizler yardımıylada itiveriyor kendini :))
Ek gıdalarımız da tam gaz devam ediyor:)
Şuan sevdiklerimiz,yediklerimiz(2010a grmeden)
Kahvaltı(peynir,yumurta,anne sütü,cici bebe,pekmez bulamacı)
Elmalı yoğurt
Pekmezli yoğurt
Havuç,patetes,pirinç unu püresi
Sütlü karışık sebze çorbası
Brokoli patetes püresi(pekmez eşliğinde yiyor)
Karışık sebze püresi
Pırasa,Havuç,Patetes püresi
Muz,mandalina,armut püresi
Karışık Meyveli püre
Elma,armut,muz püreleri
Meyveli Tahıllı püre...

18 Aralık 2009 Cuma

İremimizin ilk bayramları (2009)


Bu sene bizim için tam anlamıyla bayramdı..Boncuğumuzla dolu dolu...
İşte Buda bizim şeker bayramımızın şekeri :) (sağdaki)



VE Kurban Bayramında İrem...

16 Aralık 2009 Çarşamba

İremime yaptığım.... battaniyemiz,şekerlerimiz,patiklerimiz



İremin Papatyalı Battaniyesi...
Geçen sene bu aylarda heycanla bebeğimi beklerken ona kendi ellerimle bi battaniye örmek istedim.Örgüden anlamayan ben internette dolaşırken yapabilceğim bi model buldum.Düz ve ters örgüyele yapılan küp şeker modeli..
Aldım elime ipimi, şişimi başladım modeli çıkartmaya heycanla..
Baktım tarife göre çıkarttım Sonra tam gaz devam :)Bi bakmışım bi gün battaniyem bitmiş..Şimdi ise sıra geldi süslemeye..Tığ ile ördüğüm papatyalar yaptım diktim bunu yapmayıda arkadaşım öğretti sağolsun..ve çok güzel oldu..Ona bebeğim için beslediğim sevgimi,heycanımı,merakımı,mutluluğumu kattım ben..Hep örgü örenlere gıptayla bakardım nasıl yapıyorlar diye.Nerden bilecem ki bi gün evlenip,hamile olup kendi rekorumu kıracağımı..Her şey senin için annemm..Şimdi ise sarı,papatyalı battaniyesine sarıp sarmalayıp sıcacık gidiyoruz gezmelerimize:)
Boncuk gözlerinede çok yakıştı canım kızım..




İremin şekerleri :)
Yine kızım için öğrendiğim bebek şekerleri ördüm tek tek minik minik elbiseler
t-shırtler..Babamızında hakkını yiyemem o da tek tek ,şekilli tüller kesti,pcden kızımızın ismini doğum tarihini yazıp çıkardı,tek tek kesti zımbaladı tüllere.içine badem şekerlerimizi koyup bağladık ve minik elbiselerin,t-shırtlerin içinden geçirdik.Canım sanada çok teşekkür ediyorum.İyi ki Varsın Aşkım.. Ben çok eğlendim,heycanlandım şekerlerimizi örerken..Bir gün sağlıklıca doğduğunu ve gelen misafirlerimize dağıtmayı hayel ettim hep..Şükürler olsun hayelim gerçek oldu..Şekerleri örerken beni gören herkes -ay nasıl uğraşıyorsun bunlarla- desede değmez mi meleğim için?
İremim sen her şeye değersin annecim ,melek yüzlü kızımız..



İremin şeker patikleri....
Netten görüp,ördüğüm patiklerim kızıma..Dikimi zorlasada hatta bi gece 2.30 lara kadar uğraşmıştım şeker şeklinde büzüp dikecem diye..sonra tekini büyük tekini küçük dikmişim onuda Aşkım nöbetten gelince gördüde söyledi..Hopppaaa tekrardan sök dik ,sök dik ben bile unuttm inanın kaç kere uğraştığımı..Ama inat ettiğim konu ne olursa olsun yaparım ve sonunda başardım..Peri kızım İremim beğendin mi annem şeker patiklerini?Annen çok uğraştı çoookkk :)
Geçenlerde ayağına giydirdim kaldırdı ayaklarını ponponlarına bakıyor :))
Sonra sürte sürte ayaklarını çıkardı şeker patiklerini :)

15 Aralık 2009 Salı

Ben Anne Olmasaydım Eğer...

Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim.

Hamileliğim esnasında 70'li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.

O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.

Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.

Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.

Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.

Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.

Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.

Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.

Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.

Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.

Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.

Telaşsız sevişmenin hayalini kuramayacaktım.

Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.

Annesinden zorla ayırdılar diye "Uçan Fil Dumbo!" çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım.

Geceleri kesintisiz uyuyacak hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.

Çantamda sürekli bisküvi ıslak mendil bir adet oyuncak düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.

Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.

38.5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı.

Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın aaafine varamayacak sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.

Sen olmasaydın eğer yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.

Sen olmasaydın eğer ben asla "anne" olmayacaktım.

Bir çocuk doğduğu anda bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım...

Gerçektende öyle değil mi?Bu yazıyı okuduğumda derinden etkiler hep beni..Sizlerlede paylaşmak istedim..


ÖĞRET!...
"Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını...
Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...
Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona...
Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini.
Kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu, gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini,tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret.
Kitaplardan keyif almasını,ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını, ama okumayı sevmesini öğret ona.
Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı.
Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver, sıkılmayı öğret ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.
Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat. Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol, yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla.
Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...
Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.
Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret. Alın terine saygıyı öğret ona.
Aşk acısı çekmenin hiç aşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret.
Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı...Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğini öğret.
Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.
Hayatı sorgulamayı öğret ona... Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret.
Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmemesini öğret ve haklıyken dik durmasını.
Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret.
Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı...
"İstemiyorum", "hayır" demeyi öğret ona, istediğinde ise "istiyorum" demeyi,Sevdiğinde ise "seni seviyorum" diyebilmeyi öğret ona.
Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona.
Temiz kokmasını...
Sorgusuz sevmeyi...
El yazısı ile notlar yazmayı...
Lafı dolandırmamayı...
Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını, dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona.
Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını,İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret...
Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini... Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini... Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimseni onun için yemek hazırlamayacağını...
Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...

KK dan arkadaşım Özgeye tşkler..Bu güzel paylaşımı için..
Burda yazılan güzel olan herşeyi öğretmek ümidiyle İremime...

Bir Melek İndi Dünyama..


Minik prensesim İremim

İlk sevincimi burda paylaşmıştım **Canım mısın sen benim misin sen hoş geldin melek**
adlı topiğimde
3 ekim 2008 tarihinde kk ya vermiştim hamile haberimiii
üstelik reglimin günü bile geçmemiştii tam günündee 2. çizgi çok silikdee olsa çıkmıştı ve İremimin habercisi olmuştu aşkımla bana ..
İrem kızımımz bzii çok bekletmedii Hamileliği istemeye başlayalı 4. ayımızda filizlendiii...
3 ekim 2008 gününden bu yana hayatım dahada güzelleştii
ilk öğrendikten sonra günleriii saymalarrr
sabırsızlıklaaa bir anevvel kucağıma almayıı beklerkennn
zamanlaaa haftalarıı saymayaaa veee aylarr derkennnn
o çok beklenen günnn İrem kızımızııı kucağıma alcağımmm Aşkımının sevipp koklayabileceği o gece gelmiştiii nihayetttt allahımaaa şükürlerrr olsunnnn .....
6.6.2009 daaa son kont.müzee gtmiştikk öğlen doktorumuzaaa
tabi ben olacaklardan habersizzz
usg den baktıı suyuu az kalmış ama bi kaç gün daha yeter dediii daha doğrusu 8.6.2009 a bekler inş dedii
sonra nst istediii nstdee sancım çıktıı oldukça yoğunmuşşş
bende hissediyordummm bşylerrr vücudumda amaaa yanılıyorumdurrr diyeee dikkate almamıştım
bu arada 8 ini beklememizin amacııı annemlerrr 7 sinde yola çıkıp 8 indee urfada olcakları içinnn
malumm tayin dolayısıyla gurbette oluncaa....
sonra doktor eşime burdan çıktıntan sonra sakın gezdirme Saadetii doğru eve götürrr
doğurur falan beklesin annesigili dediii gülüştükk çıktıkkk odasındann..
eşimlee evimize geldikk direk zaten gezcek halim yoktu artık 5 dkda bir wc ihtiyacım geliyorduu...
geldim haziran annelerine yazdımm
doktor kontmüzüüü
eşimm arkadaşlarıyala dşarı çıktıı
bendee sizlerle takıldımm daha sonraa komşuların yanına indim bahçeye ama hep sancım gelip gidiodu sanki adet sancısı gibiii
ama psikoloikmen old. düşünüodummm nstde çıkıncaaa...
nesee akşam 21.00 olduu
bi yandan siz haziran annişleriyle yazışıorum bi yandannn eşimleee konuşuyorumm sancım sanki artıoo doktorumu arasak falan derkennnn
aradık doktoru gtmemizi istedii hastaneye...
bu arada benim sezeryan olcağı içinnnn normall doğum sancısı çekipp sezeryana grmekten çok korkuyordummm...
hemen gttk hastaneye nsteye bağlandım gündüz ki kadar şiddetli olmasada haff çıktı sancımm
sonraa serum verdilerrr
bi kaç tahlil yapıldııı kan alındı bendennn
tekrar nste yee bağlandımmmm
bu aradaa ben serum alırkennn beni arayan semoşuma ve havvvaya çok tşkr ederimm kızlarrr
heycanıma ortak oldunuzzzz...
ben eve dönerim die bekliyordummm sancım hafif çıkıncaaa
daha sonra 2. nst sonucumun bilgilerini hemşire doktorumu arayıp vermeye gttii
ve tekrar geldiğindeee
hazırlanabilirsinizzz doğumaa alıyorr doktorunuzzz dediğindeeee
bütün duyguları yaşadım o annn elim ayağım kesildiiii
yaklaşık 9 aylık serüvenin sonuna gelmiştikk artıkkkk
hem sevindirici hem üzücüüü hem heycanlı hem endişeliiiii vb... herşey bi aradaydıııı
duygularımnnnn
annem babam Aydın-Urfa yolundaaa geliolardııı bi yandannnn hastanedee eşim benn vee buralıı görüştüğümüz bir ablayla abi vardııı o kadar ....
nesee ben ameliyat önlüğünü gymeye başladımmm ama tirtir titreyerek vücudum la sesimmm adeta yarışıyorduuu birbirleriyeleee...
Abla bi yandan sakinleştirmeye çalışıoooo beniiii
benii aldıı ölme korkusuuu
2. defa genel anesteziyle ameliyata grceğimm için korkuyordum narkozu aldıktan sonra uyanamamaktannn
kendimin ölceğiniii kızımın annesiz kalcağınıı düşünüyordummm...
bu duygularıı son haddinde yaşarkennn giymişim önlüğüü ben bile farkında değilimmmm
sonra odanın kapısını açmadan 9 ay paylaşımımın olduğu 2009 haziran annelerinedee haberdar etmek istedim ve muhtar olarak seçtiğimiz semoşumuzaaa :)))
msj attım doğuma giriyorummm
dualarınızı eksik etmeyin dieeeee gece 00.30 du sanırımmm...
telide eşime verdimmmm
veee asonsere kadar uğurladılarr abla ebi eşim beniii tabii ben gözlerim dolu doluuu
braz ağlıyorum brazz gülüyorumm
tekrar eşimleee vedalaştkkk asonserin kapısının ordaaa en son sölediğim sözler eşimeee
seni çok seviyorumm
iremin resimleriniii çekkk gelir gelmezzz :)))
annemleriii bennn ve irem doğumdan sağ sağlim çıkarsakk ara söleee saadet doğuma grdii veee sağ sağlim ikisisde geldi çıktı diyeeee
malum yoldalarr yaaa yol btmezdi yoksaa onlaraaa...
veee ben hemşireyle yürüyerek çıktım ameliyathaneyeee
ameliyathaneye grer grmezz 2. defa yine ürktümmmm
korkunç bi yer yaaa bana göree... tir tir titriyorumm tansiyonum düştüüü
içerdee anestezicilerr doktorlar hemşireler hazırlıyorlardıııı bşyleriii
beniiim yatmamı sölediler sedyeye
ben yatcamm ama ttremeketen çıkamıorum o 3 basamağııı
savsaklayarak çıktımmm
sonundaa yattımmm
başladım ağlamayaaa
anesteziciyeee narkkozuu iyi verinnn ben ölcem
öldürmeyin beniii
falan filannn baya saçmaladımmmm o ankiii duygularlaaa
ameliyathanede bulunaan ların hepside çok iyiydi şansımaaa
benii rahatlattılarr başka konular açarakkk sonra doktorum geldiii
sonda da takıldıı zor belaa malumm tırsıyordumdaa..
en son saate baktığımdaa 01.00 e geliyorduuu bayıltmışlarr beniii tabiii bana hiç sölemedennn
konuşmamız yarım kaldıı hatta :)
uyandığımdaa doktorun sesiii beni duyuyormusunnn demesiiiini hatırlıyorummm
ve ameliyat yeriminnn hafif bir acısınııı
ve odama gelmişimmmm
7.6.2009 da İremim saat 1.30 da dünyaya geldiiii....
iremimm yanımda beşikteee mışıl mışıl uyuyorrr
aman allahımmmm
haytımdakiii en güzelll duyguyduuu o annnn kızımmm melekler gibii uyuyorduuuu
yüzü gözüü şişşşş
yavrum benimmmmm
eşim yanımdaaa mutluluktan tavan yapmışşşş...
habirebir gelip kızımıza bakıyorduuuu odayaaa
o geceee hiç uyumadımmm
sabahaaa kadarrrr kızımaaa telii kaldırıp havayaaa beşiğine doğru tutuppp telin ekranıyalaaa ona baktımmmmmm durdum .... hiç de uykum yoktuuu
ne ağrım vardıı ne sancımmm hiç bşy hissetmedimmm
Tek yaşadığımmm kızımdııı o geceee
tarifi imkansızzz anlatamıyorummm bile duygularımıııı
Allahım isteyen herkesee nasip etsinnn Anne olmayııııı
braz yorucu ama çok gzl bi duyguuuu anne olmakkk
ve annemin değerinii şimdi daha iyi anlıyorummmmm.....
bu arada İLK GÖZ AĞRIMIZ İREMİMİZ
2600gr 45 cm olarak doğduu
bu aradaaa ben 7 ağustos doğumluyummm
kızımındaa hep 7 sinde doğsun dieee iç geçirmiştimm hamileykennn
allahım duamı kabul etti veee kızımdaa 7 haziran doğumluu olduuu
aynı zamandaa 7 ağustosta eşimle benim evlilik yıl dönümümmm :)
Bizim uğurlu sayımız 7 anlaşılann ;)))

13 Aralık 2009 Pazar

Merhaba :)

Ne zamandır bir blog oluşturmak niyetindeydim.Nedense hep erteliyordum hatta üyeliğide almıştım fakat oluşturma aşamasına gelemedim bi türlü :)
Gördüğünüz üzere ilk paylaşımımda ne zamandır ilgilendiğim Montessori Eğitimi oldu :)sizlere bi Merhaba bile demeden :(
Bu eğitim beni derinden etkilediği için aklım fikrim onda kalmış:)
Nese ki Merhaba tekrardan :))

İremimin materyalleri





Prensesimiz henüz 6 aylık :)Fakat babasıyla şimdiden basit materyaller hazırlamaya başladık bile:)İlk olarak uyku,beslenme,oyun ve banyo kartlarımız var...İrem şimdiden kartları gösterdiğimizde üzerindeki resimleri tek tek göz gezdirmeye başladı..Materyallerimizi aynı konu için önlü arkalı yaptık ki böylelikle kartın 2 yönünede bakmayı öğrensin diye..Materyallerimizi de İreme dayansın diye asetatla kaplıycaz :)
Ne bulursa ağzına götürdüğü için ah o dişler ahhh :))))



Evet vücüdumuzu tanıyalım materyalimizde hazır..

Montessori Eğitimi Hakkında

Gitgide daha aşina olduğumuz Montessori eğitimi İtalya’nın ilk kadın doktoru olan Dr. Maria Montessori tarafından geliştirilmiştir. 1870 yılında doğan Dr. Maria Montessori, çeşitli ülkelerin eğitim sistemini ve çocuklarını incelemiş ve yaptığı çalışmalarla 1900′lü yıllarda etkisini gösterecek olan yöntemi geliştirmiştir.Avrupa ama özellikle Amerika’da yaygın olan Montessori eğitim yöntemi -klasik eğitimden farklı olarak- sözlü eğitimden ziyade özel tasarlanmış araçların ve oyuncakların eğitimde daha etkin olduğuna inanır. Klasik sistemle tek ortak yanı okul öncesi eğitimin önemli olduğunu savunmasıdır. ‘Bir insanın en iyi konuşabildiği dil çocukluğunda öğrendiği dildir üstelik kimse ona öğretmemişken!’ diyerek çocuklukta alınan doğru eğitimin hayatta nasıl etkin olduğunu anlatmaktadır.




Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir?-Tim SeldinDahilere ilham kaynağı olan Montessori yöntemiyle öz güven ve kişilik geliştiren oyunlar, etkinlikler, fikirler 'Eğitimin amacı sadece çocuğa bilgi aktarmak değil, her çocuğun tabiatında zaten var olan keşfetme ve öğrenme isteğini uyandırmaktır.' Şeklinde özetlenebilecek modern eğitim felsefesine artık hepimiz aşinayız. Peki, bu felsefeyi yaklaşık 100 yıl önce yaygın eğitim sistemine uygulayan kişinin Maria Montessori olduğunu biliyor musunuz? Dünya çapında başarısı kanıtlanmış Montessori okullarının dayandığı bu felsefe, her çocuğu doğuştan yetenekli kabul eder ve eğitimde son derece olumlu sonuçlar vermiştir. Google kurucuları Sergey Brin ve Larry Page de başarılarını Montessori'den aldıkları ilhama borçlu olduklarını ifade ederler. Çocuğunuzun Montessori eğitim sisteminden sadece Montessori okullarında faydalanabileceğine inanıyorsanız yanılıyorsunuz. Uluslar arası Montessori Konseyi ve Vakfı Başkanı Tim Seldin'in kaleme aldığı Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir isimli kitap, çocukların eğitiminde en kritik zaman dilimi olan 0-6 yaş döneminde Montessori felsefesini evinizde ve günlük yaşamınızda nasıl hayata geçireceğinizi açık ve net bir dille anlatıyor. Seldin'in metnine eşlik eden 300'den fazla renkli fotoğraf ve kolayca algılamayı sağlayacak şekilde tasarlanmış sayfa düzeni, anlatılanları hemen hayata geçirme arzusu uyandırıyor. Kitabın ele aldığı başlıca konular şunlar: Bebek ve çocuk dostu bir ev dekorasyonu nasıl oluşturulur? Görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyularını geliştirecek faaliyetler nelerdir? 2-3 yaşından itibaren çocuklarınızı; tuvalet alışkanlığı, kıyafet giyip çıkarma ve yemek yeme gibi öz bakımlarını kendi başlarına yapmaya nasıl teşvik edersiniz? 3-4 yaştan itibaren çocuklarınızı sofra kurup kaldırma, toz alma, yatak yapma, yerleri süpürme gibi ev işlerini yapmaya nasıl alıştırırsınız? Çocuğa küçük yaştan itibaren büyüklere saygılı, küçüklere şefkatli ve yardımsever bir biçimde davranmayı nasıl öğretirsiniz? 0-6 yaş çocuklara doğa hakkında nasıl daha fazla şey öğretebilirsiniz? 3-4 yaşından itibaren okuma yazma ve matematiği hangi yöntemle öğretebilirsiniz? Montessori usulu eğitici doğum günü partisi, besin zinciri oyunu ve benzeri faaliyetler nelerdir? Çocuğunuza küçük yaşta kendi işini kendi görme becerisini kazandırmak, ona öz güven ve bağımsızlık aşılamanın en etkin yolu olarak ortaya çıkıyor. Kitapta, Maria Montessori'nin 1900'lü yıllarda felsefesini İtalya'daki yetimhane ve islah evlerinde uygulayarak karakter ve zekâ gelişiminde mucizeler yarattığını anlatan bir bölüm de yer alıyor. Son olarak, kitabın anne babada uyandırdığı hissi, bir okuyucusunun ağzından dinleyelim: Bu kitabı okuduğumda, oğluma bakışım değişti. Onun, doğuştan getirdiği yetenekleriyle büyük bir gelişim potansiyeline sahip olduğu bilinci yerleşti bende. İçimde Montessori yöntemlerini hemen hayata geçirme isteği uyandı. Oğlum, günlük hayat becerilerini edindikçe, kendine daha fazla güvenmeye başladı ve çok daha bağımsız hareket etmeye alıştı.Yazar:Tim SeldinSayfa Sayısı: 192Dili: TürkçeYayınevi: Kaknüs Yayınları